Geri

Yûnus Emre Düşüncesinde Medeniyet Değerleri

Makale Künyesi


Yazar: Levent Bayraktar
Yıl: 2021
Başlık: Yûnus Emre Düşüncesinde Medeniyet Değerleri
Dergi Adı: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi
Sayfa Aralığı: 48-56
E-posta: lebayraktar@gmail.com


Medeniyet, insanoğlunun varlığını koruyup idame ettirdiği; bilgi, düşünce ve değerin eseri olan bir organizasyondur. Bilinçli insan emeğinin, değerlerin ve ülkülerin bir tezahürüdür. Her medeniyet, referans aldığı değerler bağlamında oluşur. Bu nedenle ortak hususiyetleri olmakla birlikte, ayrıldıkları noktalar da mevcuttur. Her medeniyette maddi, teknik ve bilimsel düşünce ortaktır. Bu yüzden teknik ve bilim, medeniyetler arasında kolaylıkla geçişkenlik gösterebilmiştir.

Tercüme hareketleri, bilim ve felsefe eserlerinin kültürden kültüre rahatlıkla geçebildiğini ve başka bir kültür için de anlam taşıdığını göstermiştir. “Ayrı ayrı medeniyetleri açar gibi görünen büyük ‘uyanış’lar, hakikatte, gittikçe genişleyen sürekli tefekkürle birbirine bağlıdır. Bu sürekli tefekkürü temin eden ise bilhassa ‘tercüme’dir” (Ülken, 2007, s. 5).

İslam medeniyeti, doğuş ve kuruluş aşamasında dinî ve aklî hakikati birleştirerek o zamana kadar benzeri görülmemiş muazzam bir medeniyet hamlesi gerçekleştirmiştir. Hz. Peygamber’in hadisinde geçtiği üzere, “İlim tahsil etmek kadın erkek her Müslümana farzdır.” Hurafelerden arınan insan dimağı ve bilinci, kısa sürede yüksek bir medeniyet meydana getirmiştir. Bu durum, bütün zamanlar ve mekânlar için emsal teşkil eden bir örnek olarak değerini korumaktadır.

İslamiyet ve İslam imanı, medeniyet sahasında köklü bir dönüşüm meydana getirmiştir. Cahiliye âdetlerinin terk edilmesi, putların yıkılması; hakikat, hak, hukuk ve adaletin en yüksek değer olarak kabul edilmesi; varlık nizamının araştırılması ve bilinmesinin ibadet sayılması; insanın nefsini terbiye ederek kin, kibir ve hasetten arındırması; zulüm, sömürü ve tefeciliğin yasaklanması gibi reformlar, yeni ve yüksek bir medeniyetin inşasını sağlamıştır. Kısa süre içinde Müslüman ilim insanları, kendilerine ulaşan birikimi tevarüs edip geliştirmiş ve bazı ilim dallarını ilk kez kurmuşlardır. Bu sayede matematik, astronomi, coğrafya, haritacılık, jeoloji, mineraloji, tıp, kimya ve eczacılık gibi alanlar yeniden ihya ve inşa edilmiştir (Sezgin, 2017, s. 112-127).

Öte yandan, Kur’an-ı Kerim’in nazil olmasıyla birlikte İslami ilimler veya naklî ilimler olarak adlandırılan ilim dalları teşekkül etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in doğru okunup anlaşılması için gösterilen gayretler, tefsir ilminin temellerini atmıştır. Keza, önceki dinler ve kültürler karşısında İslam düşüncesinin nasıl oluşturulacağı ve itikâdî sorulara nasıl cevap verileceği hususu, kelâm ilminin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Hz. Peygamber’in örnek hayatı, dinî hikmet ve hakikatleri söz ve fiilleri ile öğretmesi, hadis ve sünnet gibi temel İslami ilim dallarının doğmasını sağlamıştır.

Bu bağlamda, İslam tasavvufu, bütün İslami ilimleri temessül ve temellük etme gayreti içinde olmakla beraber en çok Hz. Peygamber’in örnek hayatını hâl edinerek candan cana sirayet ettirebilmenin neşesi ve gayreti içinde teşekkül etmiştir. Bu neşe, ilim, irfan ve aşk olarak tezahür etmiştir (Bayraktar, 2019, s. 65-70).

Makalenin tamamını okumak için buraya tıklayınız: Yûnus Emre Düşüncesinde Medeniyet Değerleri

Erişim Adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/dtcfdergisi/issue/66399/1039903