İSLAM MEDENİYETİNİN ANA ÇİZGİLERİ
╔════════════════════════════════════════════════════════════╗
║ ║
║ Araştırma Makalesi ║
║ ║
║ Yazar: Ejder Okumuş ║
║ Kurum: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi ║
║ Yayımlanma Tarihi: 27 Temmuz 2021 ║
║ Yayımlandığı Sayı: Yıl 2021 Sayı: 4 ║
║ ║
╚════════════════════════════════════════════════════════════╝
ÖZET
Medeniyet, bünyesinde kültürleri, grupları, toplumları, dinleri barındıran büyük bir bütünlüğe göndermede bulunur. Medeniyet, insanların en geniş kültürel kimlik düzeyi olarak düşünülebilir. İnsan medeniyete mensubiyetle kendisini en engin kimlik düzeyinde kuvvetlice konumlandırır. Medeniyet kavramı, insanların toplumsal hayatta ortaya koydukları yapıp etmeleri; insani, fikrî, dinî, kültürel, tarihî, bilimsel, ekonomik, siyasal, ahlaki ve sanatsal birikimlerini; kendilerine, eşyaya ve başkalarına bakış açılarını; diğerleriyle ilişki biçimlerini, değerlerini, tahayyüllerini ve ideallerini ihtiva eden bir bütünlüğü ifade eder. İslam evrensel bir dinin adıdır.
Bu çalışma İslam medeniyetinin ana çizgilerini anlamak amacıyla yapılmıştır. İslam medeniyetinin anlam içeriğini meydana getiren noktalar, bu makalenin konusunu oluştururlar. Nitel bir yaklaşımla konu araştırılmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre İslam medeniyeti, insanların din, medine ve medeniyet ekseninde hayatlarını sürdürdükleri toplumsal birlikteliğini; insani, fikrî, dinî, kültürel, tarihî, bilimsel, teknik, ekonomik, siyasal, ahlaki, sanatsal ve estetik birikimlerini; insana, eşyaya ve evrene bakış açılarını, diğerleriyle ilişki biçimlerini, değerlerini, tahayyüllerini ve ideallerini ihtiva eden bir bütünlüğü ifade eder.
Anahtar kelimeler: Medeniyet, İslam, İslam medeniyeti.
ABSTRACT
THE BASIC TRAJECTORIES OF THE ISLAMIC CIVILIZATION
Civilization refers to a great integrity that covers cultures, groups, societies, and religions within it. Civilization can be thought of as the broadest level of cultural identity of people. By belonging to a civilization, human strongly identifies himself at the deepest level of identity. The concept of civilization expresses an integrity that includes people’s actions in social life; their humanitarian, intellectual, religious, cultural, historical, scientific, economic, political, moral, and artistic savings; their perspectives on themselves, things, and others; their relationships with others; and their values, imaginations, and ideals. Islam is the name of a universal religion.
This study aims to understand the main lines of Islamic civilization. The components that constitute the meaning content of Islamic civilization is the subject of this article. The issue is investigated within a qualitative approach. According to the findings of the research, the Islamic civilization refers to a whole that includes the social coexistence of people in which they sustain their lives in the axis of religion, city, and civilization; their humanitarian, intellectual, religious, cultural, historical, scientific, technical, economic, political, moral, artistic, and aesthetic backgrounds; their perspectives on people, things, and the universe; their way of relating to others; their values, imaginations, and ideals.
Keywords: Civilization, Islam, Islamic civilization.
GİRİŞ
Medeniyet; insanlığın tarihten bugüne nasıl bir hayat serüvenine sahip olduğunu, insanların değişik zamanlarda soyut ve somut, maddi ve manevi boyutlarının, inançsal, fikrî, bilimsel, felsefi, sosyal, kültürel, zihinsel, dilsel, iktisadi, dini, ahlaki, siyasi, hukukî ve eğitimsel birikimlerinin ne gibi bir düzlem ve düzeyde olduğunu doğru bir şekilde tespit etmek, anlamak ve anlamlandırmak için incelenmesi gereken dikkat çekici bir konudur. Medeniyet konusu; çeşitli dinî, etnik, toplumsal ve kültürel yapıları olan medeniyetlerin birbirleriyle temas ve etkileşimlerini; iş birliği, uyum ve barış yönleriyle uyumsuzluk, rekabet, hasımlık, düşmanlık, çatışma ve savaş boyutlarını; medeniyetlerin hayat seyirlerini görmek ve açıklamak amacıyla incelenmesi ve üzerinde çokça durulması gereken bir araştırma alanıdır.
Medeniyet, kültür, grup, toplum, din ve benzeri unsurlara sahip büyük bir bütünlüğü ifade etmek üzere anlam kazanan zengin bir kavramdır. Etimolojisinde yerleşme, bağlanma, etkileşim ve dine mensup olma gibi anlam içerikleri olan ve şehir manasında kullanılan “medîne”den türemiştir. Kelime manası bakımından toplumsallık, şehirleşmek, şehirlilik, yerleşik hayat biçimini kabul etmek gibi anlamlara gelen medeniyet, bir yandan tarih, adet, dil ve kurum gibi ortak nesnel etmen ve parametreler vasıtasıyla, diğer yandan da insanların öznel olarak bizzat kendilerini teşhis edip anlamları temelinde tanımlanabilir (Huntington, 1993). Bir medeniyet, insanların en geniş kültürel kimlik düzeyi olarak düşünülebilir. İnsan medeniyete mensup olmakla kendisini kuvvetli bir şekilde tanıdığı ve kimliklendirdiği en engin kimlik seviyesine sahip olur (Okumuş, 2002).
Medeniyet, toplumla, toplumsal hayatla, daha doğrusu toplumsal hayat niteliği ile yakından ilişkili bir kavramsallaştırmadır. Nitekim toplum ve medeniyet teorisyeni olarak İbn Haldun (1996, s. 46-47, 371-72), medeniyet terimini, insanların sosyal halleri, toplum olma durumları, toplumsallıkları, bir arada yaşama boyutları ile mamur, yaşanılır toplum hayatı ile sıkı anlam ilişkisi içinde izah eder. Bu bağlamda İbn Haldun’un, hususen sanat ile hadarî umran arasında tesis ettiği münasebetlerden ve de temeddün ile sosyal hayatın karmaşık hale gelmesi, toplumda işlerin çoğalması, ihtiyaç fazlası üretimin artması arasında tesis ettiği ilişkilerden, medeniyet hakkında kendisinden çok sonraları ortaya çıkacak olan anlamlandırmaları ortaya koyduğu söylenebilir. İşaret etmek gerekirse, Fârâbî (1995a) de medeniyeti toplum ve şehir hayatıyla ilişkilendirerek ele alır ve anlamaya çalışır.
Fârâbî’nin medeniyet teorisinde toplumun, toplum teorisinde de medeniyetin yeri mühimdir. Filozofun medeniyet terimini sosyal hayatı, insanların toplum boyutlarını anlatmak üzere devreye soktuğu görülür (Fârâbî, 1991, s. 43-66, 1995a, s. 112-13, 122, 127-32 vd., 1995b, s. 73-74). Muallim-i Sanî’nin medeniyet tasavvuru, şehir, ümmet ve ma’mûre gibi üçlü bir sacayağından oluşur. Şehir, yani medine, toplum ve medeniyetin hareket noktası iken ümmet toplumdur. Mamure ise evrensel dünya toplumunu ifade eder. Şehir, medeniyetle tesis edilir. Medeniyetin yolu şehirli olmaktan, şehirlilikten, şehre sahip olmaktan, erdemli olmaktan geçer. Erdemli şehir, medeniyetin, medeniyet toplumunun, medeni toplumun, medeniyet dünyasının merkez üssüdür. Esasen burada belirtilen unsurlarıyla medeniyet, İbn Haldun’un (1996, s. 160-163, 119-120, 347 vd.) hadariyet ve umran toplumuyla yakın anlamlardadır.
Gerçekte bir medeniyetten bahsederken, çok bilinçli olarak işlenmiş bütünlüklü bir insani mirasa göndermede bulunulur. Dolayısıyla medeniyet denildiğinde halk âdetleri gibi sosyolojik veriler birinci planda yer almaz. Herhangi bir kültür ve medeniyete dair bir çalışmada, bilgisel, zihinsel, bilimsel, iktisadi, sanatsal, sosyal ve siyasi boyutların tamamı yer alır fakat bir medeniyet incelenir veya araştırılırken, evvela toplum ve kültürün en ayırt edici ve en bütünlüklü yansımalarıyla ilgilenilir. Büyük medeniyetler genelde toplum ve kültürün bu yansımaları temelinde birbirinden ayrılır (Hodgson, 1995, s. 25).
Anlaşılmaktadır ki medeniyet kavramı, insanların toplumsal hayatta ortaya koydukları, yapıp-etmeleri, insani, fikrî, dinî, kültürel, tarihî, bilimsel, teknik, ekonomik, siyasal, ahlaki, sanatsal ve estetik birikimlerini, kendilerine, eşyaya ve başkalarına bakış açısını, diğerleriyle ilişki biçimlerini, değerlerini, tahayyüllerini ve ideallerini ihtiva eden bir bütünlüğü ifade eder. Medeniyetlerin oluşumunda din, dil, zihniyet, iklim, beslenme ve coğrafya gibi birçok etken pay sahibidir (Karlığa, 2019, s. 14 vd.).
Medeniyet hakkında önemli bir husus da, bir medeniyet değil, mesela modern Batı uygarlığı anlamında bir medeniyet değil, hele hele vurgulu bir şekilde büyük harfle başlayan Medeniyet değil, çoğul bir şekilde “medeniyetler” olduğu gerçeğinin göz ardı edilmeyecek hususlardan olmasıdır (Gökalp, 1992, s. 237; Wallerstein, 2000). Ancak modern dünyada istimal, istihdam ve istismar edilerek kullanılan medeniyet, farklı medeniyetlerin var olduğunu yadsımış; Batı’da 18. yüzyılda türetilmiş olan sivilizasyonun karşılığı olarak piyasaya sürülmüştür. Bu anlamda medeniyet, on dokuzuncu yüzyılda Tanzimat’la birlikte Türkçeye geçmiştir. Bu ise Arapça ve Türkçede geçmişten beri bilinip kullanılan temeddün ve medeniyetten farklı anlam içeriklerine sahiptir. Bunun Akif’in belirttiği üzere masumane bir kullanım olmadığı aşikardır. Modernizm ve kapitalizmle birlikte emperyalizmi meşrulaştıracak şekilde modernizmi, moderniteyi, modern Batı değer yargılarını, değerlerini, hayat anlayış ve pratiklerini, kelimenin tam anlamıyla batılılaşmanın anlam muhtevası ve göndermeleri yüklenen medeniyet, Batı kültürünün bütün bir dünyada hakimiyet ve tahakkümle üstünlük tesis etme ahlakı, yani Batı’nın iktidar talep ve iradesinin nesnelleşmesi, bütün dünyada tezahür etmesi anlamında genişletilip derinleştirebilecek bir bünyeyi haizdir (Stauth ve Turner, 1995, s. 93).
Çalışmanın giriş kısmında kısaca kültür-medeniyet ilişkisi ve farkına bakmakta da fayda vardır. Kültür-medeniyet ilişkisi ve farkı, kültür ve medeniyetle ilgili pek çok tanımın farkında olarak, fakat onlara burada çalışmanın sınırlılığından dolayı girmeksizin bu çalışmada kültürün medeniyetin bir parçası olduğu ve dolayısıyla kültürün daha özel, medeniyetin ise daha genel anlam içeriklerine sahip olmasıyla (Gökalp, 1976, 1992, s. 236-37, 297, 307) kendini gösterir. Bu durumda medeniyet, farklı kültürleri ihtiva eder ve farklı kültürleri olan grup veya toplumların müşterek paydası olarak tecelli eder. Medeniyet büyük bir bütünlüğü, bütünselliği ifade etmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla medeniyet, birçok grup, kültür, topluluk, toplumsal bünye, toplum ve devlet veya siyasal düzeni içeren bir kavramsallaştırmadır (Okumuş, 2002).
Görüldüğü üzere medeniyet bahsi, oldukça önemli bir inceleme konusudur. Nitekim bu çalışmanın anahtar kavramlarından medeniyet, İslam medeniyeti örneğinde araştırılmaktadır. İslam medeniyeti Müslümanların sahip oldukları medeniyet bütünlüğünü ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. Bu kavramın anlam içeriğini meydana getiren hususlar, bu makalenin konusunu teşkil etmektedir. Çalışmanın amacı, İslam medeniyetinin ana hatlarını, temel noktalarını anlamak ve anlamlandırmaktır. Metodolojik olarak anlamacı paradigma çerçevesinde nitel bir yaklaşımla konu araştırılmaktadır. Bu makalenin yazarı konuyla ilgili dokümanlara başvurarak araştırmasını yürütmüştür. Bu bağlamda çalışmada İslam medeniyetinin temel unsur ve dayanakları ele alınmıştır.
Makalenin tamamını okumak için buraya tıklayınız İSLAM MEDENİYETİNİN ANA ÇİZGİLERİ
E-posta: ejder.okumus@asbu.edu.tr
Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/lale/issue/64268/939854.